Strazburg Eğitim Ataşeliği

Strazburg'ta, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladık

Strazburg'ta, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladık

21 Nisan 2024 Pazar günü, Strazburg Başkonsolosluğunun toplantı salonlarını tıklım tıklım dolduran vatandaşlarımızla 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını coşkuyla kutladık.  Bayrama genci, yaşlısı; kadını, erkeği ve çoluk çocuğuyla her yaştan insanımız katılmıştı. Tam bir şölen havası egemendi Başkonsoloslukta. Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcilerinden basın mensuplarına kadar herkes gelmişti. Bayramlıklarını giyinmiş kızlar, yakışıklı erkek çocukları, anneler, babalar... Hepsi sanki bugünü bekliyordu. Salonları kuş cıvıltıları şenleniyor gibiydi.

Program oldukça yüklüydü. Şehitlerimiz için yapılan saygı duruşunun ardından okunan İstiklal Marşımız içten ve dokunaklıydı. Karışık duygu ve sevincin bir arada yaşandığı bir hava vardı ortamda.

Sunuculuğunu milli kıyafetler giyinmiş iki kız çocuğumuzun yaptığı salonda konuşmacılar kürsüye gelerek salondakilerin bayramlarını kutladılar. Açılış konuşmasını bir öğretmenimiz yaptı. Ardından Eğitim Ataşemiz ve Başkonsolosumuz birer konuşma yaptılar.

Öğretmenimiz Ulusal Egemenlik Bayramının öneminden söz etti. Daha sonra konuşmalarını yapmak üzere bu güzel ve görkemli topluluğa seslenmek için Eğitim Ataşemiz sn. Prof. Dr. Muammer NURLU kürsüye geldi. Topluluğu selamlayarak konuşmasına başladı. Önce 1920'den günümüze 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının tarihçesini kısaca hatırlattı:

"23 Ni­san 1920; vatanı işgal altındaki bir milletin yeniden diriliş tarihinin başlangıcıdır.  O gün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış günüdür.  "Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlı­lığı kurtaracaktır' bilinciyle, milli mücadeleye girişen ata­larımız, tüm imkânsızlıklara rağmen, zafere ulaşmış ve 'Hâ­kimiyetin kayıtsız şartsız mil­letin' olduğunu dünyaya haykırmıştır.

23 Nisan 1922'de, Ankara'da, Yeni Türk devletinin ilk bayramı olarak   kutlanan Ulusal Egemenlik Bayramında, çocuklar ön plana çıkmıştır. 23 Nisan 1923'te, Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) adına yardım toplanmış, 1925'lerden itibaren ise 23 Nisan'a, 'Hâkimiyet-i Milliye Bayramı', 'Çocuk Günü' ve 'Çocuk Bayramı' da denmeye başlanmıştır.

Çocuk Bayramının amacı, yalnızca çocukların birkaç gün eğlendirilmesini sağlamak değil aynı zamanda farklı çocuk sorunlarına toplumun ilgisini çekmekti: Savaştan yeni çıkmış, yokluk ve yoksullukla boğuşan yeni Türkiye'de, çocuk ölümlerini azaltmak ve nüfus artışına yönelik duyarlılığı arttırmaktı. 1927 yılından önce 'Çocuk Günü', 'Çocuk Bayramı' gibi kavramlarla anılıp kutlansa da, ilk kapsamlı Çocuk Bayramı kutlamaları 23 Nisan 1927 yılında gerçekleşmiştir.

'Çocuk Bayramı', 1929 yılında, 'Çocuk Haftası' adıyla yedi güne çıkartılmış; kutlamalar için Türk Ocakları görevlendirilmiştir. Okullar tatil edilmiş; tüm öğrencilerin katılımıyla bütün yurtta, törenlerle Çocuk Bayramı kutlanmıştır.  Bu tarihten itibaren 23 Nisan, daha çok, çocukların sorunlarının gündeme getirildiği ve tüm Türkiye'nin coşkuyla kutladığı bir bayram haline gelmiştir.

 UNESCO'nun 1979'u 'Çocuk Yılı' olarak ilan etmesinin ardından, devlet kanalı Türkiye Radyo Televizyon KurumuTRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatmış; böylece, bu bayram uluslararası düzeye taşınmıştır. 1981 yılından beri 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaktadır.

Bu bayram Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Kosova'da ise, Kosova Türklerinin Milli Bayramı adıyla kutlanmaktadır'.

1920 yılında, Türk devletinin çocuklara değer verip onlar için resmi bir bayram adamasındaki bakış açısıyla bu tarihten tam 78 yıl sonra ancak bu bakış açısının modern dünyanın yöneticileri tarafından anlaşılmış olmasını dile getiren Eğitim Ataşemiz sn. Prof. Dr. M. NURLU konuşmasını şöyle sürdü:

"Daha 1920 yılında, çocuklarla gelecek arasındaki ilişkiyi görüp yurtta ve dünyada barış için alınacak önlemlere işaret eden Gazi Mustafa Kemal, Ulusal Egemenliği, 'Çocuk Bayramı' ile taçlandırıyordu. İnsanlık bu gerçeği ancak 20. yüzyılın sonlarına doğru kavrar gibi oldu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, 1998'de yaptığı açış konuşmasında, 'Gelecekteki dünyanın bazı olgularına göz atmak için mükemmel bilgisayarlarla yapılacak tahminlere gerek yok. Gelecek bin yılın pek çok yönü, çocuklarımıza bugün nasıl baktığımıza göre biçimlenmektedir. Yarının dünyasını elbette bilim ve teknoloji de biçimlendirebilir; ama bu dünya, başka her şeyden çok, çocuklarımızın zihinlerinde ve bedenlerinde daha bugünden biçimlenmektedir' diyor'.

Bayramların ve felaket günlerinin millet hayatındaki önemi üzerinde de duran Eğitim Ataşemiz, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın kimliklerini koruyabilmesi için dillerine sahip çıkması ve çocuklarına Türkçe öğretip evlerinde Türkçe konuşarak gereken duyarlılığı göstermelerini tavsiye etti. Dil ve kültürün öneminin iyice anlaşılması amacıyla çeşitli tanınmış şair ve yazarlardan örneklerle konuşmasını süsledi:

'Gazi Mustafa Kemal'in, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak '23 Nisan'ı çocuklara armağan etme­si, geleceğe güvenle ve umutla bakabilmemizi sağladı. Bu umut ve güveni sürdürebilmek Türkçeyi yaşatmakla olur. Çocuklarımız dilimizi konuşamıyorsa işte o zaman bizim geleceğimiz yoktur!..

Ey Türkiye'den uzaklarda yaşayan vatandaşlarım!..  Dilinize sahip çıkın; Türkçe konuşursanız Türk kalırsınız yoksa erirsiniz; kaybolup gidersiniz...! Çünkü Türklük soyla sopla olmaz; kültürle olur. Bu kültürü de dilimiz, güzel Türkçemiz kuşaktan kuşağa aktararak milletimizi yok olmaktan korur.

 Bakın, Mehmet Emin YURDAKUL ne kadar da güzel dile getirmiş: 'Türkçe, Türkün ebedî vatanıdır. Zira, tahtlar yıkılır, taçlar düşer, imparatorluklar dağılabilir; ama, dil yaşadıkça milletin de, vatanın da varlığını kendi bünyesinde koruyarak sürdürür'. Atatürk'ün dil hakkındaki şu tespiti oldukça açıklayıcı değil mi?  'Türk dili, Türk Milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, geleneklerini, hatıralarını, menfaatlerini; kısacası, bugün kendi milletini oluşturan her şeyi dili sayesinde korumuştur.'

Yahya Kemal ise, Türkçe konuşmanın önemini şöyle anlatır: 'Bizi, geçmişten sonsuza kadar bir millet halinde koruyan, birbirimize bağlayan bu Türkçedir; bu bağ öyle sağlam bir bağdır ki, vatanın hudutları değişse bile kopmaz, hudutlar ötesinde bile bizi yine birbirimize bağlı tutar. Türkçenin çekilmediği yerler vatandır. Ancak çekildiği yerler vatan olmaktan çıkar. Vatanın gövdesi de, ruhu da Türkçedir'.

'Türkçe; analarımızın dili. Anadil; diller güzeli: Yerine göre kılıçtan keskin, çelikten sert, kayadan sarp, boradan hızlı, kelebekten uçucu, çiçekten renkli, kokudan tatlı, altından parlak, sudan duru Türkçe. Babaların öğütlerini, anaların yumuşak yürekliliğini, kızgınların öfkesini, kırgınların iniltisini, ay ışıklarının oynaklığını, güneş parıltısının keskinliğini, içimizi de dışımız gibi, her dilden daha duygulu anlatan Türkçe....'  

Ey bizden daha genç olanlar, ey sevgili çocuklar ne mutlu size ki, bu Türkçeyi siz bizden daha güzel konuşacaksınız..!

Öyleyse Rıfat Ilgaz'ın deyimiyle 'Durgun göllerden daha duru, akarsulardan daha çoşkulu Türkçe'yi unutmamak için şu öğüde kulak verin çocuklar:

'Önce Türkülerimizi öğren.

Seni büyüten ninnilerimizi belle.

Gidenlere yakılan ağıtları...

Sev Türkçeni çocuğum..!

Her sözün en güzeli Türkçemizde...'

Evet, sevgili çocuklar..! Türkçeyi unutursak böyle bayramlarda bir araya gelemeyiz. Tüm dini ve milli günlerimizi coşkuyla kutlamak, deprem ve benzeri felaket günlerimizde de, böyle bayramlarda da bir arada olabilmek için Türkçemize sahip çıkmalıyız. Bunun için de, bol bol Türkçe yazılmış çocuk kitapları okuyun. TRT Çocuk kanalında, her yaştan ve her zevke hitap eden çizgi filmler, diziler vardır. Sevgili anneler, babalar bu dizileri çocuklarınıza seyrettirin. Hem seyretsinler, hem eğlensinler, hem de Türkçelerini geliştirsinler. Evlerinizde ve Türklerle bir araya geldiğiniz zaman, kendi aranızda başka dil konuşmayın. Bulunduğunuz ülkenin dilini nasıl olsa öğreneceksiniz; ama, birbirinizle Türkçe konuşmazsanız -bugün olmasa bile- ilerde eriyip yok olursunuz. Gurbet elde ancak bu yolla kültürümüzü öğrenir, kimliğinizi korumuş olursunuz'.

Eğitim Ataşemiz sn. Prof. Dr. Muammer NURLU konuşmasını şöyle sonlandırdı:

'Bu duygularla, bugünü an­lamlandıran, geleceğimizin güvencesi, gönlümüzün neşesi bütün çocukla­rımızın 23 Nisan Ulusal Ege­menlik ve Çocuk Bayramlarını kutluyor, bayramın tüm dünya çocuklarına barış ve huzur ge­tirmesini diliyorum.

 Birazdan, ülkemizin değişik yörelerinin halk oyunları gösterisi çocuklarımızın neşesine ortak olacak. Daha nice bayramlarda, birlikte olmak umuduyla hoşça kalın, Türkçeyle kalın. İyi eğlenceler....'

Daha sonra konuşmalarını yapmak üzere kürsüye gelen Başkonsolosumuz sn. Bekir Sarp ERZİ uzun bir konuşmayla günün anlam ve önemine değindi. Türk milletinin yaşadığı zorluklardan sonra kurtuluşa erişini, Türkiye Büyük Millet Meclisinin dualarla açılışını anlatıp bu bayramın çocuklara armağan edildiğini vurguladı. Türkün olduğu her yerde ve sonsuza kadar Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlanacağını vurguladı. Programı hazırlayan Eğitim Ataşesi ve öğretmenlerimize teşekkür ederek herkesin bayramını kutladı.

Konuşmalardan sonra Strazburg Merkez'de çalışan öğretmenlerimizin öğrencileriyle hazırladığı gösterileri vardı. Türkiye'den toplumunun değişik kesimlerinin küçük ve etkili bir şekilde, güldürü tarzında oyunların ortaya konması seyircilerin dikkatinden kaçmadı; eğlendiriciydi. Elazığ Yöresinin Çayda Çırası, Karadeniz Halk Oyunları, Kafkas Halk Oyunları, çocukların toplu ve kümeler halinde yaptıkları gösteriler, toplu olarak şarkı ve türküler söylemesi ve özellikle bütün bu parçaların sevilen ve anlaşılır pırıl pırıl bir Türkçeyle seslendirilip sahnelenmesi salondan taşan kalabalığı neşelendirdi. Mulhouse ve Bar yöresinden öğretmenlerimizin getirdiği halk oyunları topluluklarının yaptıkları gösteriler büyüleyiciydi. Ayrıca bir lise öğrencimizin sazına söylediği Türkülerle eşlik eden öğretmenimiz de çocuklarımızın bayramına neşe kattı.

Başkonsolosluğumuzun ikramlarıyla tören sonrası da konuklarımızla bire bir sohbetlerde bulunduk. Avrupa'da yayın yapan Seyyah TV hem Başkonsolosumuz, hem de Eğitim Ataşemiz ile söyleşi yapıp Avrupa'nın diğer ülkelerindeki vatandaşlarımızla sevincimizi paylaştı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını bu yıl, bir başka heyecanla kutladık. Sanki bir toy, bir düğün havası vardı. Bin bir renkli giysileri, yüzlerindeki gülümseme ve bülbül gibi cıvıltılarıyla sanki çocuklar için bir düğündü, toydu. Avrupa Türklüğü ile daha nice böyle şölenlerde buluşmak umuduyla...

 

@tcmeb

@mebabdigm

@egitimdiplomasisi
@tcbestepe @tmaarifvakfi @emrullahislerankara @gazi_universitesi @projepiktes @yeeorgtr
@yyegm_meb


22-04-202422-04-202422-04-202422-04-202422-04-202422-04-202422-04-202422-04-202422-04-202422-04-2024

3 rue Toreau 67000 Strasbourg / France - (0033) 3 88 61 35 69

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.