Strazburg Eğitim Ataşeliği

TÜRGEV'İN ATAŞELİĞİMİZİ ZİYARETİ

TÜRGEV'İN ATAŞELİĞİMİZİ ZİYARETİ

22 Haziran 2023 tarihinde, Türkiye Gençlik Vakfı'nın hemen hepsi gençlerden oluşan yönetici ve öğrencileri Strazburg Eğitim Ataşeliğimizi ziyaret etmişlerdir.

Kalabalık bu genç topluluk, Eğitim Ataşemiz sn. Prof. Dr. Muammer NURLU tarafından Başkonsolosluk toplantı salonunda karşılanmıştır. Konuklara Eğitim Ataşeliğimizin ilgi ve görev alanları hakkında bilgi verilmiş, daha sonra gençlerle çok çeşitli, dünya gündemine ilişkin sohbetler yapılmıştır. Gençlerin merak ve istekli soruları, ataşemizin akademisyen olmasından kaynaklanan durumuyla özdeşleşince uzun ve güzel sohbetlerin yolunu açmıştır. Buradan hareketle, yüksek lisans yapan/yapmakta olan ve doktora için hazırlanan gençlerin ilgi alanları sohbetin uzamasına ve bir bilgi şölenine dönüşmesine yol açmıştır. Öğrencilerin ilgi duyduğu hemen her konuda bilgi alışverişinde bulunulmuş; lisansüstü çalışmalar yapılacaklara tavsiyeler ve telkinlerde bulunulmuş, ilgi duydukları konular hakkında ayrıntılı bilgiler sunulmuştur.  

Fransa'da Türkçe öğretimi, dil, kültür ve kimlik konuları üzerinde de konuşulmuştur. Ataşemiz Prof. Dr. NURLU, "milletlerin hayatında dil ve dinin çok önemli olduğunu; geleneklerin bu ögeler etrafında oluştuğunu ve bütün bu değerlerin kültür olarak adlandırıldığını; kültürün ise, milleti meydana getirdiğini vurgulamıştır. Kuşaktan kuşağa aktarılan kültürün dil ile taşındığını hatırlatarak dilini unutanların tarih sahnesinden silineceğinin" üzerinde ısrarla durmuştur. Bu vesileyle gençlere şöyle bir hatırasını anlatmıştır:  

"1991-1996 yıllarında, Paris'te, Sorbonne Üniversitesi'nde lisansüstü öğrenim yaptım. Yükseköğretim (YÖK) burslusuydum. 1993'te Paris Uluslararası Üniversite Yurtları'nda (Cité internationale universitaire de Paris), Maison Deutsch de la Meurthe'de kalıyordum. O gün yanıma bizimle aynı üniversitede doktora yapan Tunuslu arkadaşım Fazıl gelmişti. Sürekli Türkçeyle ilgilenen, bana hep Türkçe soru soran meraklı bu arkadaş ile kaldığım yurttan çıktık. Arkadaştan ayrılarak yurdun bitişiğindeki ek binaya mektup kutularına bakmaya gittim. Aradan 2-3 dakika sonra Tunuslu bu arkadaş, yanında saçı sakalı birbirine karışmış, üstü başı ıslak ve pis, 35-40 yaşlarında, evsiz/sokaklarda yatıp kalkan bir adamla yanımda bitiverdi.  

(Fransa'da yaz, kış sokaklarda yatan, evsiz, kimsesiz kişiler çok bakımsız; üstleri başları dağınık ve kirli bir şekilde metro veya kuytu yerlere sığınmış, zavallı bir şekilde yaşarlar. Bunlara clochard denir. Dilencilik yaparlar. Köpek veya başka hayvanlarla birlikte her yerde bulunurlar. Bu kişilerin aşırı soğuklarda, makinalardan çay kahve alması, soğuktan donmaması için -bu çay kahve makinalarının olduğu -genellikle okul, yurt ve bazı kamu alanları kilitli tutulmaz. Öğrenciler veya oradakiler bazen bu zavallı/evsiz-barksız kişilere içecek ikram ederler.)  

Ben, posta kutusundaki mektubu alıp incelerken Fazıl, adama beni gösteriyordu. 'Ne oldu, Fazıl? Konu ne?' dedim. 'Seninle konuşurken duydu , herhalde; Bana Türk müsün, dedi. Ben de sana getirdim' diye cevap verdi. Bu evsiz, sarhoş adam bana yaklaşarak Fransızca konuşmaya başladı ve Türkçe şu dizeler ağzından dökülüverdi:  

"Çanakkale içinde vurdular beni.

Ölmeden mezara koydular beni.

Gençliğim eyvah..!"  

Aman Allahım..! Başımdan bir kazan kaynar su döküldü! Oracıkta dondum kaldım! Paris'in göbeğinde Türkçe bilmeyen ama Çanakkale Türküsü'nün sözleri ezberinde, evsiz-barksız acınası halde bir sarhoş..!  

Tabi bu dizelerin ne anlama geldiğini Türkçe bilmediği için Fransız dilinde bana soruyordu: 'Bu ne demek?'. Şaşkınlığımı üzerimden atarak hemen toparlandım; bu dizeleri kimden öğrendiğini sordum. Bana, 'babaannemden' diye cevap verdi. 'Nerelisin?' dedim. 'Lübnanlıyım, dedi. İşte o zaman daha çok kahroldum: Osmanlı döneminde Lübnan Türkiye'nin bir parçası. Halen Lübnan'da Türk köyleri var. Ama çoğunluğu Türkçe bilmiyor. Lübnanlı bir Türk kalkmış Fransa'ya gelmiş; babaannesinden öğrendiği Çanakkale Türküsünü -belli ki çocukluğunda duymuş; ama Türkçeyi unuttuğundan önce Araplaşmış, sonra da Fransa'da sevil bir hayat sürerek Fransızlaşmış; başkalaşmış- bana soruyor.   

Demek ki soy olarak Türk olmak hiçbir şey ifade etmez. Önemli olan kültür olarak Türk kalabilmek. Bu durumda da ne ırkın, ne kavmin ne de coğrafyanın önemi vardır. Öyleyse "Fert terbiyesini aldığı cemiyettendir" diyen düşünürü saygı ve rahmetle analım...  

Evet gençler, dilimize ve kültürümüze sahip çıkalım. Başka dil ve milletleri tanıyarak dünyayı kavrayalım. Öğrenelim, öğretelim, gelişelim; ama başkalaşmayalım. Başkalaşırsak kayboluruz."  

Sohbetler soru cevap şeklinde, çay kahve eşliğinde de devam etti. TÜRGEVlilerin ataşemize takdim ettiği hediyelerle güzel bir gün daha noktalanmış oldu.

Gençlere başarılar diliyoruz...  

 

@tcmeb @mebabdigm @eğitimdiplomasisi @tcbestepe @tmaarifvakfi @emrullahislerankara @gazi_universitesi @projepiktes @yeeorgtr @turgev @mebyurtdisi @nazifyilmaz @celileerenokten @abdulhaliminam

 

 

29-06-202329-06-202329-06-2023

3 rue Toreau 67000 Strasbourg / France - (0033) 3 88 61 35 69

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.